İzinsiz alma durumunda çocuğuma nasıl yaklaşmalıyım?

İzinsiz alma durumunda çocuğuma nasıl yaklaşmalıyım?

   Okulumuz Psikolojik Danışmanı Tarık KAYA´nın kaleminden "İzinsiz alma durumunda çocuğuma nasıl yaklaşmalıyım?" başlıklı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.

08.11.2018 5458

 

"İzinsiz Alma" durumunda çocuğuma nasıl yaklaşmalıyım.?

Öncelikle bu tarz davranışlarda "çalma" kavramını kullanmayı doğru bulmadığımı söylemeliyim. Bu sevimsiz etiket, özellikle henüz tam olarak "çalmanın", "hırsızlığın" ne olduğunun bilincine varmamış, mülkiyet kavramı gelişmemiş ya da hayatında ilk kez bir şeyi izinsiz alan "çocuk ruhunda" kalıcı, ağır izler bırakabiliyor.  Bu nedenle yazımın devamında da bu davranış için "izinsiz alma" tanımını kullanacağım...  

Çocuklarda "izinsiz almaların" büyük bir kısmı, ailenin çocuğa "sahip olma" kavramını doğru verememesi,  çocuğun dış denetimli çocuk yetiştirme anlayışı ile yetiştirilmesi (konu ile ilgili  "kendini yöneten çocuklar" başlıklı yazıma bakabilirsiniz) ve ahlaki değerlerin çocuk tarafından içselleştirilmesinin ebeveynler tarafından sağlanamamasından kaynaklanmaktadır.  

Çocuğun ahlaki değerleri içselleştirmesi, anne babanın doğru "rol model" olmasıyla yakından ilgilidir. Görüşmelerimizde ebeveynler;  "izinsiz alma" konusunda çocuğuna doğru model olduklarını ve böyle bir şeyin ailelerinde kesinlikle görülemeyeceğini ifade ederek, çocuklarının böyle bir şey yapmış olacağına ihtimal vermediklerini ifade etmektedirler.  Şurası doğru; "izinsiz alma" konusunda çocuğunuza doğru model olduğunuz şüphesiz fakat, ek olarak şu soruları da soruyorum;    

"İnsan ilişkilerinizde kendinizi kurtarmak ya da sorumlu olduğunuz bir konu ile ilgili eksiğiniz ortaya çıkmasın  diye yalan söylediğiniz ve çocuğunuzun bu yalana tanık olduğu oldu mu...? Karşılaştığınız olaylarda kişisel menfaatiniz için dürüst davranmadığınız ve çocuğunuzun buna tanık olduğu oldu mu...?"

Ahlaki değerler birbirleriyle etkileşimli ve geçirgen bir yapıya sahiptirler. Çocuk ebeveynlerinden ne görüyorsa ve neyi "normal" olarak tanımlıyorsa kendi normal tanımına uygun davranma eğilimi gösteriyor. Evde maç seyredebilmek için telefonda patronuna "çocuğunun çok hasta olduğunu ve şu an hastanede olduğunu söyleyen" babasını gözlemleyen çocuk, kişisel keyifler için yalan söylemenin normal bir şey olduğunu düşünmeye başlıyor. 

Bir değerde ki yıpranma diğerine de etki ediyor. Çocuk ailesinde "izinsiz alma" davranışı görmese de, diğer değerlerdeki yıpranmalar çocuğun zihninde; "rahat etmek için, kişisel keyiflerimiz için, bir şey elde etmek, yaptırım ya da eleştiriden kurtulmak için değerlerden taviz verilebilir" inancını besliyor, değerler öncelikli olmaktan çıkmaya başlıyor.

Özellikle okul öncesi dönemde çocuklarda kendine ait eşya kavramı yeterince gelişmediği için, çocuklar başka birine ait olan nesneyi yanlarında bulundurmak isteyebiliyorlar. Ancak bu tür eylemleri 'çalmak' anlamında etiketlememek gerekiyor. Bu etiketin kendisi, bu beklenmeyen davranışı arttırıcı etki gösteriyor. Böyle durumlarda çocuğa "sahip olma" kavramı, "bana ait olan eşyalar ve olmayan eşyalar" konusunda örnekler vererek açıklamalar yapmak, eşyası izinsiz alınan arkadaşının neler hissetmiş olabileceği hakkında çocukla konuşmak daha yararlı oluyor.

İzinsiz alma davranışının perde arkasında ne var?

Çocuklarda görülen bu davranışların bir bölümü, anne baba baskısına ya da duygusal etkileşim eksikliğine karşı bir tür örtük mesaj niteliği taşıyabiliyor. Bu tür "izinsiz alma" davranışları ile çocuk "sizin baskınız altında da olsa, sizin haberiniz olmadan gizlice yapabildiğim bir şeyler var" ya da "benimle daha çok/daha yakından ilgilenmenize ihtiyacım var" mesajını iletmeye çalışıyor. Anne-baba tarafından yeterli sevgi ve yakınlık göremeyen, dokunulma ihtiyaçları karşılanmayan çocuğun onlara ait bir eşyayla bu doyumu yaşama isteği söz konusu olabiliyor. 

"İzinsiz alma" davranışını gösteren çocuğuma nasıl yaklaşmalıyım?

Agresif tepkiler, çocukla kurmanız gereken iletişim köprülerinin yıkılmasına neden olacaktır.. Çocuğumuzla aramızda bir köprü inşa etmeden, yolladığımız mesajlar çocuğa tam ve doğru şekilde ulaşmayacaktır. Çocuk tarafından yanlış ya da eksik alınan mesajlar istenmediği halde davranışın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bunun için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var.

Yargılayıcı ve aşağılayıcı tavırlardan uzak durmak, "çaldın" ya da "hırsızsın sen" gibi kişiliğe ve ruha zarar veren etiketler kullanmak yerine, davranışın farkına varmasını sağlayacak sorular sorularak bu beklenmeyen davranış, bir değer öğrenme fırsatına ve kazanıma dönüştürülebilir. 

Anne baba olarak bu davranışın kesinlikle kabul edilemez ve değerlerimizin tamamen dışında olduğunu düşünsek te, öfkemizi kontrol etmemiz ve akılcı düşünmemiz gerekmektedir. Çocuk anne babanın doğru yaklaşımıyla bu değeri tanımlayacak ve zamanla içselleştirecektir.

"Oğlum/kızım; bu eşyayı/oyuncağı izinsiz almanın nedenini öğrenebilir miyim...? Bu aldığın şey senin ihtiyacın olan bir şey miydi, bir ihtiyacını karşılamak için mi almak istedin...? Bu eşyayı/parayı  aldığından arkadaşının/annenin/babanın haberi var mı...?"

"Oğlum/kızım ; arkadaşının çantasından kalemini ona sormadan aldığını söylüyorsun, şimdi okul arkadaşın evde çantasını düzenlerken çantasında kaleminin olmadığını fark edecek, sence arkadaşın kalemini bulamayınca kendisini nasıl hissedecek.?"

"Arkadaşın sana sormadan senin kalemini almış olsaydı ve sen eve geldiğinde kalemini çantada bulamasaydın ne hissederdin...? Çocuk yanıt verdikten sonra, "bu durumda sen de üzüleceğini söylüyorsun, arkadaşın da şu an üzgün olabilir mi...?"

"Oğlum/kızım; bu durumu düzeltmek/kendini iyi hissetmek için ne yapmak istersin..?  Yarın arkadaşınla bu konuda konuşmak ister misin..?"  Önemli olan bütün sorulara çocuğun yanıt vermesi ve çözümleri çocuğun bulmasıdır. Çocuk çözüm üretemezse anne baba öneri getirebilir.

"Oğlum/kızım; arkadaşına; "Kendisine sormadan aldığını, sorarak alman gerektiğini, bu konuda üzgün olduğunu söylemek ister misin...? Ayrıca arkadaşının üzülmesine neden olduğun için özür dilemen gerektiğinin de düşünüyorum, sence de özür dilemen gerekir mi.?"

          Bu davranışı önleme de belki de en çok işe yarayacak olan şey;  çocukta iç denetimin/vicdan/ahlak denetiminin geliştirilmesidir.  

          Çocuk "izinsiz alma" sonrasında iç huzursuzluğu yaşadığının mutlaka farkına varmalı, iç huzurunun yaşamda en değerli deneyimlerden biri olduğu, iç huzurunun bir şeye sahip olmak ya da elde etmek ile kıyaslanamayacağı, insana bütün mutlulukların ötesinde tarifsiz ve uzun süreli bir haz/mutluluk/doyum sağladığı, mutlaka çocukla konuşulmalıdır.

Bir sonraki yazıda hayatı paylaşıncaya dek, sevgiyle ve iç huzuru ile kalın...:)

 

 Tarık KAYA

Psikolojik Danışman

 

Alibeyköy Ortaokulu / Rehberlik Servisi - 2

İletişim: 0212 626 08 44 Dahili: 116

Kaynak: Psikolojik Danışman Tarık KAYA